İsveç seyahatinde unutulmaz bir deneyim yaşayan bir genç hakkında ilginç bir hikaye. Yerel bir kızla ilk karşılaşması, toplumda insan değerlerini algılamada yeni bir ufuk açtı.
Randevuda, kız ona film ve kitap tercihleri ile gittiği yerler hakkında soru sordu. Ancak, onun kültüründe sıkça sorulan bir soru eksikti: "Ne iş yapıyorsun?". Bu eksiklik onu meraklandırdı ve sebebini sormaya karar verdi.
Kızın cevabı onu şaşırttı: "Eğer işinle ilgili sorular soruyorsam, dolaylı olarak statünü ve gelirini öğrenmeye çalıştığım anlamına gelir. Bu uygun değil. Ben senin insanını tanımak istiyorum, işini ya da mal varlığını değil."
Bu sözler, genci kendi kültüründeki gizli kurallar hakkında uyandırdı. Büyüdüğü toplumda, insanlar arasındaki ilişkilerin genellikle meslek ve gelir temelinde var olan görünmez bir hiyerarşi tarafından belirlendiğini fark etti.
Meslek ve Gurur Üzerine Yeni Bir Bakış Açısı
Birkaç gün sonra, genç adam yerel bir inşaat mühendisiyle bir sohbet etti. Oğlunun mesleğini sorduğunda, oğlunun mühendis değil, duvar ustası olduğunu öğrenince şaşırdı.
Baba'nın cevabı onu şaşırttı: "Oğlum iyi bir inşaat ustası. Neden sıradan bir mühendis olmasını isteyeyim ki, o mükemmel bir inşaat ustası olabiliyorken? İşini seviyor ve bu konuda çok gururluyum."
Bu sohbet, gencin başarı ve kariyer değerine bakış açısını değiştirdi. İsveçli baba için, oğlunun tutkusu ve yeteneği, toplumsal beklentilerden çok daha önemlidir.
Sosyal Hiyerarşi Sisteminin Zorlukları
Bu iki deneyim, gencin kendi kültüründeki yeraltı hiyerarşisiyle yüzleşmesini zorunda bırakıyor. Gelişmekte olan birçok toplumda, meslek sadece geleceği şekillendirmekle kalmaz, aynı zamanda ailenin ve toplumun kabulünü de etkiler. Mühendis çocuklarının inşaat işçisi olması genellikle bir başarısızlık olarak görülür, yetenekleri veya mutlulukları ne olursa olsun.
Bu düşünce daha büyük bir sorunu yansıtıyor: birçok toplum insanların değerini gelir veya unvanlarına göre değerlendiriyor. "İyi bir inşaat ustası" olmak genellikle "kötü bir mühendis" olmaktan daha az değerli görülüyor. Aksine, İsveç bakış açısı kişisel mutluluğu ve yetenekleri toplumsal normlardan daha çok önemsiyor.
Başarı ve İlişkiyi Yeniden Tanımlamak
Genç adamın deneyimi, onun sosyal değerler hakkında yeniden düşünmesini sağladı. İnsanların değerini unvan ve maaşla mı değerlendirmeliyiz? Yoksa onların mutlulukları, tutkuları ve topluma katkılarıyla mı ölçmeliyiz?
Kız, iş hakkında sormadığında, gerçek bağlantılar kurmanın insanların unvanlarının ötesinde anlaşılmak olduğunu gösteriyor. Çocuğunun kariyer seçimlerini destekleyen baba, başarının bir kalıba uymak değil, bireysel yetenekleri geliştirmek olduğunu hatırlatıyor.
Bir toplum olarak, kişiliği sınırlayan ve insan değerlerini mesleğe indirgeyen görünmez hiyerarşiyi yıkmamız gerekiyor. Gerçek zenginlik, insanları kendileri için değerli kılmakta yatıyor, yaptıkları iş için değil.
Samimi ilişkiler - ister aşk ister aile - saygı ve anlayış üzerine inşa edilmelidir, statü veya rütbe eşitliği üzerine değil. Ancak o zaman, insanların mutlulukları ve samimiyetleri nedeniyle değerli bulunduğu bir dünya yaratabiliriz.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Sosyal statü engellerini aşmak: İsveç'teki bir randevudan dersler
İsveç seyahatinde unutulmaz bir deneyim yaşayan bir genç hakkında ilginç bir hikaye. Yerel bir kızla ilk karşılaşması, toplumda insan değerlerini algılamada yeni bir ufuk açtı.
Randevuda, kız ona film ve kitap tercihleri ile gittiği yerler hakkında soru sordu. Ancak, onun kültüründe sıkça sorulan bir soru eksikti: "Ne iş yapıyorsun?". Bu eksiklik onu meraklandırdı ve sebebini sormaya karar verdi.
Kızın cevabı onu şaşırttı: "Eğer işinle ilgili sorular soruyorsam, dolaylı olarak statünü ve gelirini öğrenmeye çalıştığım anlamına gelir. Bu uygun değil. Ben senin insanını tanımak istiyorum, işini ya da mal varlığını değil."
Bu sözler, genci kendi kültüründeki gizli kurallar hakkında uyandırdı. Büyüdüğü toplumda, insanlar arasındaki ilişkilerin genellikle meslek ve gelir temelinde var olan görünmez bir hiyerarşi tarafından belirlendiğini fark etti.
Meslek ve Gurur Üzerine Yeni Bir Bakış Açısı
Birkaç gün sonra, genç adam yerel bir inşaat mühendisiyle bir sohbet etti. Oğlunun mesleğini sorduğunda, oğlunun mühendis değil, duvar ustası olduğunu öğrenince şaşırdı.
Baba'nın cevabı onu şaşırttı: "Oğlum iyi bir inşaat ustası. Neden sıradan bir mühendis olmasını isteyeyim ki, o mükemmel bir inşaat ustası olabiliyorken? İşini seviyor ve bu konuda çok gururluyum."
Bu sohbet, gencin başarı ve kariyer değerine bakış açısını değiştirdi. İsveçli baba için, oğlunun tutkusu ve yeteneği, toplumsal beklentilerden çok daha önemlidir.
Sosyal Hiyerarşi Sisteminin Zorlukları
Bu iki deneyim, gencin kendi kültüründeki yeraltı hiyerarşisiyle yüzleşmesini zorunda bırakıyor. Gelişmekte olan birçok toplumda, meslek sadece geleceği şekillendirmekle kalmaz, aynı zamanda ailenin ve toplumun kabulünü de etkiler. Mühendis çocuklarının inşaat işçisi olması genellikle bir başarısızlık olarak görülür, yetenekleri veya mutlulukları ne olursa olsun.
Bu düşünce daha büyük bir sorunu yansıtıyor: birçok toplum insanların değerini gelir veya unvanlarına göre değerlendiriyor. "İyi bir inşaat ustası" olmak genellikle "kötü bir mühendis" olmaktan daha az değerli görülüyor. Aksine, İsveç bakış açısı kişisel mutluluğu ve yetenekleri toplumsal normlardan daha çok önemsiyor.
Başarı ve İlişkiyi Yeniden Tanımlamak
Genç adamın deneyimi, onun sosyal değerler hakkında yeniden düşünmesini sağladı. İnsanların değerini unvan ve maaşla mı değerlendirmeliyiz? Yoksa onların mutlulukları, tutkuları ve topluma katkılarıyla mı ölçmeliyiz?
Kız, iş hakkında sormadığında, gerçek bağlantılar kurmanın insanların unvanlarının ötesinde anlaşılmak olduğunu gösteriyor. Çocuğunun kariyer seçimlerini destekleyen baba, başarının bir kalıba uymak değil, bireysel yetenekleri geliştirmek olduğunu hatırlatıyor.
Bir toplum olarak, kişiliği sınırlayan ve insan değerlerini mesleğe indirgeyen görünmez hiyerarşiyi yıkmamız gerekiyor. Gerçek zenginlik, insanları kendileri için değerli kılmakta yatıyor, yaptıkları iş için değil.
Samimi ilişkiler - ister aşk ister aile - saygı ve anlayış üzerine inşa edilmelidir, statü veya rütbe eşitliği üzerine değil. Ancak o zaman, insanların mutlulukları ve samimiyetleri nedeniyle değerli bulunduğu bir dünya yaratabiliriz.